19 Aralık 2016 Pazartesi

Kitapla_Mola / Susan Elizabeth Phillips - Taş Bebek Kitap Turu / YAZAR VE ÇIKMIŞ KİTAP TANITIMI


Bir Kitapla_Mola Turundan daha herkese merhabalar 😄

Kitap hakkıda tabiki yorumlar ve dataylar gelecek ama bizim ekip niçin bu kadar mutlu derseniz bugün size onu anlatacağım 😆😊

Bizim için Susan Elizabeth Philips yani sevgili yazarımız ne yazsa okunur denir ya işte tam olarak o yazarlardan biri.
Turu aldık yazarı seviyoruz . Peki bu yazar kimdir? Nedir ? Ne yapar ? Sorularınızın tamamı bende saklıdır efenim 😜😚

Konuyu uzatmadan hemen gelelim yazarımıza; 


11 Aralık 1948 'de Ohio, Cincinnati'de doğan yazarımız eğitim hayatını da Ohio Üniversitesi Güzel Sanatlarda ,Yükseklisans egitimini  Lowa Üniversitesinde yapmıştır.

Eşi Bill ile okulda tanışıp evlenen Susan 'ın iki erkek çocuğu vardır. İlk yazarlığa komşusu Claire Lefkowitz ile başlamış ancak Claire'in taşınması ile yazarlık hayatına yalnız devam etmiştir. Bir röportajında konuyla ilgili ''Kısa sürede bir arkadaşımla olduğu kadar tek başına yazmanın çok eğlenceli olmadığını keşfettim. Sanırım daha fazla özgürlük vardı, ancak beraberlik duygusunu özledim'' demiştir.

Kitapları yayın sektörünün en değerli ödüllerinden Rita Ödülleri ile taçlanmış ve pek çok romanıda Quill ödülünün adayı olarak gösterilmiştir. 

İmza günü olsada gitsek 😥😦

Türkiye'de çıkmış eserleri sadece aşağıdaki kadarcıktır.
Aslında pek çok eseri var umarım hız kesmeden çevrilir ve Pegasus Yayınları imzasıyla bizlerle buluşur.




Kendi notumu iletmem gerekirse kesinlikle yazarın kitapları Pegasus Yayınlarında kalmalı . Nedenini acı bir anımla anlatmak isterim.
*  Kitap atlıkarınca üzerine ilerlerken kapakta kocaman bir dönme dolapla karşılaşıyorsunuz
*Ana karakterimizin adı Honey Moon yani Balayı 😆 Bunu duyan yayınevinin gazabına ugruyor ve Balayı diye kitap ismi oluyor bizlerde '' AA! Balayında herhalde evli bir çiftin komedisi diyip alıyoruz '' 😂😁😀

Her ne olursa olsun ! Philipss yazsın bizler okuyalım 🙈🙉🙊

Yorum için ve Diger ekip kızlarının çalışmaları için takipte kalın derim .


9 Aralık 2016 Cuma

Jennifer Apodaca | Kalbim Aşktan Yana Kitapla Mola Okuma Etkinliğinden herkese Merhaba :)



Yeni Turlar yeni Etkinliklerde hız kesmeden devam ediyoruz.
Yeni Etkinliğimiz ışık hızıyla devam etti ve benim yorum günüme geldi bile. 
NEMESİS YAYINLARI 'ndan yana okuduğum kitaplarda beni şuana kadar bundan uzak durun diyebileceğim bir kitap olmadı . Kalbim Aşktan Yana kitabı da benim için keyifli sınıfıma giren kitaplar arasında. 

Kitabın Arka Kapak Yazısını sizlerle paylaşayım sonra Spoiler vermeden ki bunu nasıl başarıcam hiç bilmiyorum 😃😂Yorumuma geçeriz.

Megan ve Adam birbirlerinin okul aşkıdır. O günlerde Meganı açıklayamayacağını söylediği sebeplerle terk eden Adam bir süre sonra kasabadan ayrılır ve kendine şehirde başka bir hayat kurar. Yıllar sonra kısa bir süre için kasabaya geri döner ve merakına engel olamayarak Meganı görmeye gider. Bu buluşma onlar için sürprizlere gebedir. Genellikle kavuşmak imkânsız gelir insanlara ama o gün yaşananlardan sonra Megan ve Adam için ayrılık imkânsız olacaktır.


Arka kapak yazısında okuduğunuz gibi İlk Aşklar Ölümsüzdür! Megan içinde ilk aşkı ölümsüz olmuştur. Adam ailesini kaybettiği günlerde Meganın destegiyle ayaga kalkar çünkü söyleyemediği sırlara sahiptir ve artık kimsesiz kalmıştır. Yaşının gençliği , yaşadığı psikoloji Megan'dan kaçmasına sebep olur ve uzun yıllar gelmemek üzere Piyade Askerliğine geri döner.
Megan artık daha güçlü bir haldedir. Çünkü şeffaf hayatında artık sorumlulukları olan bir kadındır. Veterinerlikte iyi bir kariyere ilerlemektedir ve artık koruması gereken çok önemli bir sorumlulugu vardır. Artık Megan'ında Adam'ın duymaması gereken sırlarla doludur hayatı.





Yeniden karşı karşıya gelen Adam ve Megan aşklarına sahip çıkabilcekler mi ? 
Aralarındaki bitmeyen çekime yenilecekler mi?

Peki sırları ?

Aşklarına engel olacak mı ?

Herzaman söylüyorum '' İLK AŞKLAR ÖLÜMSÜZDÜR'' ölümsüz aşklarımıza okuyalım dostlar 😍🚰

Bir sonraki Kitapla_Mola Etkinlik veya Turunda görüşürüz :)


5 Aralık 2016 Pazartesi

GİZLİ BAHÇE | Kang Yi-Eul Kitap Yorumu




Merhabalar;

Kasım ayında Kitapla_Mola olarak Turunu yaptığımız kitaplarımızdan Gizli Bahçe'nin şimdi detaylı yorum zamanı geldi çattı bile 😃🙈🙉🙊

Öncelikle dizimiz Secret Garden'dan bahsedeyim. Yaklaşık 3 yıl önce izlediğim ilk Kore dizilerimden
biriydi ve kesinlikle favorilerimin ilk 5'i arasındadır. 💕

 Kitabı veya diziyi inceleme fırsatı bulduysanız konu olarak ne kadar farklı olduğunu fark etmişsinizdir.

Birbirinden çok farklı dünyalarda yaşayan Kim Joo Won (👨erkek karakter) "Tanrı kesinlikle kadın olmalı. Bu yüzden beni yarattı." diyecek kadar egoist , Korenin zenginlerinden sayılan bir ailenin veliahtıdır. Avmler zincirininde Ceo'sudur ve Gil Ra Im (👩kadın karakter) ise "Parasız, tipsiz bir erkeği affetsem bile yumruğu yavaş bir erkeği affetmem."  diyen mütevazi ve utangaç bir aksiyon dublörüdür. Bu iki karakter şans üzerine karşılaşıp daha sonra ise büyük bir büyü sayesinde ruhları her yagmur yagdığında degişir. 


Gördüğünüz gibi yanda pek de harika anlaşamayan bu iki çiftin başına ne olaylar ne maceralar ve neler neler gelecek.

Kitap da mutlaka olması gerektigini düşündüğüm sahnelerden Joo Won'cuğumun tekerlemesi (ezbere biliyorum ) ve yine Joo Won'cuğumun yanda gördüğünüz parlak eşortmanı için '' Bu ne kadar pahalı sen biliyormusun ? İtalya'da bunu tek tek tek işlediler '' demesi.. 😂😃




Ama malesef kitabımızda bu sahneler yoktu umarım 2. kitap da yer alır.

Yanda gördüğünüz sahne ise Gil Ra Im'in hayranı olduğu sanatçı Oska 'ya ait peki bu Oska mı kim ?

Joo Won 'cuğumun akrabası evet evet akrabası 😂 Gördüğünüz sahne de de bedenleri değişen komik ciftimizin Joo Won vucuduna ruhu giren Gil Ra Im 'ın Oskayı görünceki hali 😆

“Sen delirdin mi?” Bu halde şimdiye kadar bekledin mi? “ Yarası tahmininden büyüktü. Joo Won, Ra Im'in alnına elini koyarak baktı. Ateş gibi yanıyordu. “Aptal mısın sen? Kafanın çalışmadığı belli. 


“Çek ellerini. “ Ra Im, Joo Won’un ellerini itekledi. 


“Bu böyle olmaz. Hastaneye gidelim. “ Joo Won, Ra Im'i elinden tutup arabaya doğru sürükledi.


“Ben iyiyim diyorum sana!” Fakat sonuç Ra Im yenilmişçesine Joo Won'a doğru gitti. Birikmiş yorgunluğu bir anda bütün vücudunu sarmıştı. İlk defa birine güvenip dayanmak istedi. Alışkın olmadığı bir lüks, alışkın olduğu bir rahatsızlıktı. 




Gelelim OLİMPOS YAYINLARIna .
Yayınevinin pek çok kitabımı okuyup hatta ciddi bir Jane Casey hayranı olduğumu da söylemeden geçemeyeceğim. 
Hatta yakında dolu dolu bir Jane Casey kitapları olarak bir yayın ile de karşınıza geçeceğim.

Ama şimdi konumuz bu degil Jane Casey diyince aklım dağıldı direk 😜😚

Gizli Bahçe olarak başladıkları Kore Dramaların yayınlaştırmaları ümit ederim bir çok harika drama ile de devam eder . Başta editör ve dizgi olmak üzere; ayraç ,poster ve poşetleriyle de harika bir çalışma sağlanmıştı. 
Tüyap Kitap Fuarında gelen olumlu tepkileri gezim sırasında rastladım ve çok mutlu oldum . Sıkıldığımız tür kitaplardan sonra Gizli Bahçe şerbet gibi su gibi geldi. 💓💞💖



“Senin IQ'n kaç? Üç haneye kadar çıkıyor mu?” 

Kızgın gözlerle bakan Joo Won, yumruğunu gösterdi ve


“Yumruğumun hızı üç haneliyi geçiyor. Görmek ister misin?”


Spoiler vermeden kitabın içine ve konusuna biraz daha deginirsem ;

Bahsettiğim gibi birbirinin çok zıt çiftimizin ruhları yagmurun 🌂⛈🌈 etkisiyle degişir ve birbirlerinin yaşamlarına dogrudan dahil olurlar. 
Aslında herşey göründüğü kadar harika mıdır?
Joo Won bu kadar neden sorumsuzdur ?
Neden asansöre binmek yerine tüm katların merdivenlerini çıkarak kendine işkence ediyor?

Gil Ra Im niçin aksiyon dublörlüğü dışında bir şey yapamıyor?
Neden kimsesi yok ?

Peki aşk?

Birbirinden bu kadar zıt olan iki insan için dogru olabilir mi?

Peki birbirlerinin hayatları bu iki kişiyi nasıl etkileyecek ?

Sevgili Olimpos Yayınları çok bekletmeden 2. kitabı hatta tüm favori kore dizilerimin kitap halini istiyorummm 😂💖💗
 



29 Kasım 2016 Salı

KİTAPLA_MOLA kızlarının KARANTİNA | Beyza Alkoç Söyleşi Günü



Kitap Fuarı postumda bahsettiğim KitaplaMola iş başında...
Artık sizlerle KitaplaMola olarak yaptığımız turlar hakkındada bu şekilde bilgi vereceğim.Ancak siz yine de takip etmeyi unutmayın.

Bugün günlerden Buse İlter'in Yazar ile Söyleşi ve Kitap Yorumu günü.
Kitap Yorumum bir başka postta sizlerle olacak ama benim bayıla bayıla yaptığım yazar söyleşim işte karşınızda.

O halde Söyleşi başlasın 🔻


➤Benim için Karantina kitabınızdaki önsözden sonra hakkınızda özellikle merak ettiğim bir sürü sorum var ama başta Beyza Alkoç kimdir ? Hayalleri nelerdir ? ile başlayalım J

✨ Ben Beyza Alkoç . 19 yaşındayım ve 2.öğretim Akdeniz Üniversitesinde İngiliz Dili ve Edebiyatı okuyorum. Aslında yazarlığa uygun bir bölüm okuyorum, daha önce İstanbul'da bir yıl mütercim tercümanlık okudum, sonra yatay geçişle Antalya'da İngiliz dili ve Edebiyatına geçtim ama şimdilerde yine bir bölüm değiştirme isteği içindeyim. Hayallerim tamamen yazarlık üzerine, olabildiğince çok geliştirmeye çalışıyorum kendimi çünkü geleceğe dair başka bir plan çizmedim kendime, çizmek istemedim. Yazmak istiyorum sadece, kitaplar senaryolar... bu şekilde devam etmek istiyorum

➤Peki Ailen bu hayallerinde nasıl bir rol oynuyor. Malum ailelerin her evlat için planladığı hayalleri vardır ?

✨Ailem bu konuda sonsuz destek veriyor aslında ,anneannem bile çıkan 3 kitabımı okudu 😂Uzaktan akrabalarım bile sonsuz destekçi, tabi ki herkes iyi bir bölüm okuyup aynı zamanda eğitim olarak da başarılı bir noktaya ulaşmamı istiyor ama ben işin daha çok ''zevk aldığım şeyi yaparak başarılı olayım'' tarafındayım.


➤Bir yazara sorulabilecek en harika soru bence senin favori yazarlarındır. Bana 1 tane Türk 1 tane de Yabancı yazar önerebilir misin ?

✨Yabancı olarak Sophie Kinsella derim tabi ki 😊 Türk olarak da Hakan Günday diyorum.

➤Kitap kokusuyla buluşan ilk kitapların Sınır ve Sınırsız nasıl doğdu, biraz anlatır mısın?

✨Şöyle anlatayım, ben Sınır'a başlayana kadar Facebook üzerinden 8-9 tane hikaye yazdım ve ne yalan söyleyeyim hepsini yazarken içten içe çok kitap olmalarını istedim. Çok uğraştım da olmaları için ama olmadı. Sonra kendimde şöyle bir şey hissettim, ''Ya ben kitap olması isteğim yüzünden zevk alamamaya başladım yazmaktan!'' Bu düşünceyi fark ettiğim an şöyle bir karar aldım. Bir hikaye yazayım ama kitap olmasıyla ilgili hiçbir amacım isteğim olmasın sadece zevk almak için yazacağım basit bir hikaye olsun, diye düşündüm ve Facebok hikayelerime devam ederken Wattpad'te hesap açıp Sınır'ı yazmaya başladım. Bir 10 bölüm yazdım ama zevk aldım hevesimi de aldım ama Wattpad'te hiç okurum yoktu böyle 4-5 yorum geliyordu, 15 20 beğeni geliyordu. Ben de biraz ara vermek istedim ve sezon finali yaptım. 2-3 ay sonra Wattpad'e bir girdim kendi kendine binlerce beğeniye ulaşmış, yüzlerce yorum gelmiş bir sürü mesaj! O an çok mutlu oldum. Yazmaya devam ettim, çok hevesli heyecanlı yazdım ve bu kitaba da yansıdı çünkü cidden çok sevildi. Sınırsız da devamını isteyenlerin ısrarı üzerine oldu, aslında çok içime sinmedi Sınırsız ama edebi açıdan memnunum, ve istekler olduğu için o da kitap oldu.

➤Sormadan edemeyeceğim ilk kitaplarının konularında neden kanser ve sakatlık teması işledin, özel bir sebebi var mıydı?

 Çünkü bu zamana kadar okuduğum ve yazdığım hikayelerin tamamında karakterler çok sorunsuzdu, dertleri yoktu, sorunları yoktu. Mesela sakatlık insanlara göre çok büyük bir eksiklik ve ben bunun öyle olmadığını, öyle olsa bile kitaplarda işlenen o aşkları yaşayabileceklerini göstermek istedim. Kanser de aynı şekilde, çok kişi biliyorum saçları döküldüğü için hayalleri yıkılan. Ben de bunların aslında dünyanın sonu olmadığını göstermek istedim.


➤Karantina kitabına gelmek istiyorum hemen çünkü öyle bir önsöz vardı ki beni gerçekten çok etkiledi. Yaşama karşı ''işte bunu yaşadım ve bir anda büyüdüm '' dediğin bir anın var mı?

Aslında bunu hiçbir şekilde kendimi övme anlamında söylemiyorum ama ben cidden hiç küçük olmadım. Küçük yaşlarda çok sakin bir çocuktum. Ki zaten 9 yaşımda yazmaya başladım, okulda oynayabileceğimiz tiyatro senaryoları yazıyordum o zamanlar, her güne bir senaryo yazardım sınıfta oynardık. Sonra üzücü bir olay yaşadım, bir ölüm yaşadım diyebilirim sanırım ondan sonra değişmeye başladım. Hani belki gerçek büyüme anım o oldu, çünkü çok içime kapandım ve o günlerde kitap yazma olayına girdim. Okulda bile bir köşede oturup deftere yazardım, 300-400 sayfası dolu 4-5 defter biriktirdim bu şekilde. Ve o dönemden sonra o içine kapanıklığı aşamadım da, yazmayı da bırakamadım. Hala yazıyorum.

➤Karantina kitabının konusu çok farklıydı. Günümüz kitaplarına baktığımızda özellikle seni ayıran noktalardan en önemlisi diyebiliriz. Kurgularında nelerden etkilendiğini merak ediyorum ?

Çok farklı kurgular yazdım bu zamana kadar, sanırım izlediğim filmlerden dizilerden ve okuduğum kitaplardan hatta dinlediğim şarkılardan çok etkileniyorum. Bir ara Sophie Kinsella çok okurdum o zamanlar romantik komedi yazardım, sonra çok dramatik bir gif gördüm internette kanserle ilgili ve mesela Sınırsız'a başlamam böyle oldu. Daha sonra Karantina'yı yazmadan önce bir şarkı dinliyordum, şarkıda ''Yolun sonunda bir olmasaydık anlamsızlaşırdı bütün bu macera.'' diye bir cümle duydum, ve bu beni ayakta kalmaya çalışan bir arkadaşlık yazmaya itti.


➤Karantina kitabında espirili yaklaşımını kitapta hissettiğimde çok iyi gelmişti. Çünkü benim için birazcık da olsa hissedilen gerilim ve heyacanın espirilerle harmanlandığı romanlar katagorimdeJ Özellikle Adnan-Bihter – Behlül üçgenini kullandığın detaylar çok güzeldi.
Hiç tarzını harmanlarken acaba bunu yapmasam mı ? diye düşündüğün anlar oldu mu?

Aslında çok fazla olmadı, ben her türde yazmak istiyorum, bir kitaba her türü katmak istiyorum. Tek harmanlamak istediğim konu kitabın tamamen aşk üzerine olmaması oluyor her zaman. Mutlaka başka şeyleri ön plana çıkarmaya çalışıyorum.


➤Sen aşık olsaydın Onur mu? Mert mi? Burak mı ?

Çok güzel bir soru! Onur’a aşık olurdum^^

➤Zeynep pasif görünümlü ancak çok baskın bir karakter. Mert ya da Burakla olsaydı sence sonları ne olurdu JBenim fikrim : Burak sanırım Zeynep’i öldürürdü. 

Mert’le olsaydı çok fazla sıkıcı bir ilişkileri olurdu, uzun sürerdi ama monoton sıkıcı bir ilişkileri olurdu çünkü ikisi de çok stabil karakterler, sakinler, uysallar. Burak’la olsaydı kesinlikle katılıyorum Burak Zeynep’i öldürürdü! Çok seviyorlar birbirlerini ama çok zıtlar birbirlerine. İki türlü de mutsuz son olurdu.



➤Herşey için çok teşekkür ederim aslında sana yönlendirmek istediğim bir sürü soru var . Özellikle belirtmeliyim yıllardır pek çok yazar tanıdım ancak yaşın ve konuşma şekli olarak benim aklımda güzel kalacak özel kişilerden oldun . Kitaplamola ekibi olarak çok teşekkür ederiz bizi kırmayıp etkinliğimize katıldığın için.

Asıl ben teşekkür ederim^^ Çok röportaj yaptım blog turlarıyla ama ilk defa kitabım hakkında bu kadar bilgili bloggerların turuna katılıyorum, sorulardan bile belli Karantina dünyasına girdiğiniz. Bir sonraki kitabımda da görüşürüz umarım😃


🌗🌖🌕🌔🌓

Söyleşimizin sonuna geldik .
Yorum için takipte kalmayı detaylı bilgiler ve diger ekip kızlarımın çalışmaları içinde Kitapla_Mola Tık.Tık. 


Kitapla Molayı Karantiya aldık! 



21 Kasım 2016 Pazartesi

35. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarından bana kalanlar *.*

Bir Kitap Fuarının daha sonuna gelmiş bulunuyoruz.
Uzun zamandan sonra kitaplara geri dönmenin vermiş olduğu mutluluk ve heyecanla 3 senenin sonunda en güzel fuarımdı diyebilirim. 
Bugün işe gelmek bir o kadar zor ve ağrılı olsa da fuar ganimetlerimi görünce yorgunluğumdan eser kalmıyor .
Fuar Ganimetlerim neler mi ?
İşte karşınızda Fuar Ganimetlerim.
Aslında daha almak istediğim kitaplar vardı ancak bütçe hesaplamamda fuarı unutmuşluğumun magduriyetini yaşamadım degil :)
Aylardan Aşk, Aşkı Seçtim ,Yolum Aşka Düştü ve Aşkın Kokusunu Aldım kitaplarının yazarı Meral Kır , Kitap Rüyası adminleri yani herkesin Kır Kardeşler olarak tanıdığı Asi ve Serpil Kır, grafiker olarak bir çok yayınevinde yaptığı kapak çalışmalarına bayıldığınız Ebru Aydın ile olan gezimizde onların Altın Kitaplardan özellikle aldıkları kitaplarda gözüm kalmadı desem yalan olur.
( Kitaplarınıza birşey olursa mesuliyet benimdir :) ) 
Herşeyden önce Kitaplar bir çok şey katıyor hayatımıza buna da bu postumda buna yer vermeden edemezdim.
1.si Hayatımda o kadar özel insanlar var ki resimlerine bakmak bile yetiyor.
Meral Kır hiç bozulmayan temiz kalpli yazarım.
Hiçbir zaman neden kitabımı okumadın diye hesap sormayanım her zaman yazar kimliğinden çok abla olan güzel insan.
Kitapların bana kattığı en özel sebeplerdensin.
2.si şuan KitaplaMola kızları olarak bildiğiniz Ebru ,Asiye,Serpil ve benden oluşan ekibimizde 3 koca kalpli kitap kurdu.
Kaç yıldır beraberiz parmaklarımız yeter mi saymaya bilmiyorum ama kitabın bana kattığı bir diğer önemli sebeplerdenler.
Binlerce kez okumayı bırakmaya dogru gittiğim dönemlerde zorla kitap okutturdukları için minnettarım.
Fuarda en çok dikkatimi çeken konulara gelelim şimdi. İndirim olarak yine hepinizin yakından bildiği yayınevlerinde değişmeyen %15 indirimler söz konusuydu.
Aspendos Yayınları ,Koridor Yayınları, Altın Kitap , Artemis Yayınları ,Arkadya Yayınları ,İndigo Yayınları Parodi Yayınları , Ephesus Yayınları ugrayıp Alışveriş yaptığım yayınevlerindendi. İndirim olarak tatmin edici yardımları için ve kitap okurlarına vermiş oldukları destekler için teşekkür ederim.
Hem fuar çalışanları hemde kendilerinin içtenlikleriyle güzel anılar ile dönmemizi sağladılar.
Nazmiye Sümer kendisi benim manzarasına ,yemeğine kuşkusuz bir daha gideceğim cennet topraklardan Karadenizin aşklarına dokunan 4 güzel eseri olan Mendirek Yayınları ve Parola Yayınlarının yazarıdır. Hiçbir zaman eleştiriden kaçmayan her eleştiriyi itina ile not alıp değerlendiren fikirlere saygı duyan eşsiz yazarlardan bir digeri.
Hiç Hesapta Yoktun Sen , Ege Güneşi , Karadeniz Güneli , Cazi kitaplarını incelemenizi tavsiye ederim.
Ephesus Yayınlarının standında karşılaştığımız SonKahveBükücü ve Elif Ronald ile müthiş bir sohbet ve alışverişle ayrıldık. Yeniden görüşmek dilegiyle :)
Parodi Yayınları standı ve sıcaklığı da bir başka hoş fuar anılarımdandı.
Özkan Bey ile yeni tanışmamız ve 40 yıldır tanıyormuş gibi yakın hissettiğim mütevazi tutumları ve sıcaklığını da söylemeden edemezdim. Kitaplamola olarak ilk tercihimiz YOLCU kitabıydı konusuna hemen bakın derim sizlerinde merak edeceğine eminim :)
Fuardan son görüntümüzde işte bu karede ki sağda gördüğünüz bayanın yani Ebru Aydının çantasında da bir dolu kitap olduğunu söylemeden edemeyeceğim. Eve nasıl döndüğümü sormayın orasını hatırlamak hiç istemediğim detay :)
Bir sonraki CNR KİTAP FUARINDA görüşmek dileğiyle
Kitap okumadan gününüz geçmesin .
Sevgiler...

31 Ekim 2016 Pazartesi

FANTASTİK KİTAPLAR ÖLÜMSÜZ OLSUN

Herkese kocaman Selam :) 

Ciddi bir fantastik okuru olma yolunda hızla giden ben, sizleri yine bir fantastik kitap tanıtım postu ile karşılamak istedim. 

Uzun zaman önce yayınladığım Uyarı ! Fantastik kitap sevmeyene bile sevdirecek bir post hazırlığıdır .. ! ^.^ yayınına gösterdiğiniz ilgiden sonra bu postuda umarım çok seversiniz.



1.Siluet / Andrea Cremer 

2013 de ilk kitabı Siluet ilk çıktığında ciddi anlamda ilgi odağı olmuş aynı zamanda bir sürü blogger tarafından yorum yapılmıştı. Konu olarak fantastik kitaplara yeni başlayacaklar ve yeni başlayanlar için dogru tercih olabilir . 

%20 'den % 70 'e kadar indirimlerle  daha pek çok yayınevinin fantastik kitabını bulabileceginiz internet satış sitesi için   FANTASTİK KİTAPLAR  yapmanız yeterli :) 

Konusu ; 

Bir kurt sürüsüne söz geçirebiliyor Ama kalbine asla!

"Ateşli ve kesinlikle heyecan verici."
-Becca Fitzpatrick-, Fısıltı'nın yazarı

Calla, kaderinin ona ne getireceğini biliyordu:

Geleceğin ateşli alfa kurdu olmak... Ren Laroche'la eşleşecek, onunla omuz omuza savaşıp sürüyü yöneterek Bekçiler'in kutsal mekânlarını koruyacaklardır. Ancak yakışıklı bir gencin hayatını kurtararak efendilerinin yasalarını çiğnediğinde Calla kaderini, varlığını ve kendi dünyasını sorgulamaya başlar. Kalbini dinlerse her şeyini, hatta belki hayatını bile kaybedecektir.

"Zekice yazılmış bir seri, okuyucuları koltuklarına çiviliyor."
-Associated Press-

"Seksi ve sarhoş edici; aksiyon, gerilim ve kesinlikle aşk dolu... 
Daha fazlası için sabredemeyeceksiniz!
Doğaüstü romanları sevenler için tam bir başyapıt."
-Romantic Times-

"Son derece romantik."
-Justine Magazine-

"Silüet'in bağımlısı oldum!"
-Kay Cassidy-
(Tanıtım Bülteninden)


Ben blogumu çok boşlamışım evet evet ! ben nasıl favori serimin yorumlarını yapmamışım. :( 

Bu posttan sonra ani bir kararla buradaki paylaşılan tüm kitapların yorumları hızla yayınlanacak. 

MUTLU SON ve KİTAP SOLUĞU 'nun şiddetle önerisi olan Dragon Kin serisi okumadan geçmemeniz gereken enfes serilerden biridir. 

İlk kitabını ilk çıktığı hafta okuyan biri olarak hala hatırlayorum . Ejder serisi benden şiddetle tavsiyedir. 

Serinin 2.kitabı olan Ejderin Arzusu kitabının konusu 
                     
        Nolwenn cadısı Talaith için hayat hiçbir zaman kolay olmamıştı. Bir tanrıça tarafından köleliğe zorlanmış, kocası tarafından hor görülmüştü. Ve yaşadığı köydeki herkes kendisinden korkuyordu. Tam hayatının daha kötü gidemeyeceğini düşündüğü sırada, onu öldürmeye niyetli kızgın bir kalabalık tarafından, yatağından sürüklenerek çıkartılmıştı. Kimsenin hesaba katmadığı şey ise, gümüş yeleli bir ejderhanın onu kurtarmaya karar vermesiydi. 


Kudretli Briec, gözleri Talaith'e değdiği anda kadının onun olacağını biliyordu. Ama Talaith'in sivri dilini hesaba katmamıştı. Niçin onun da kendisini istediği halde bunu bir türlü kabul etmediğini anlayamıyordu. Kim Briec'i istemezdi ki? O, Kudretli Briec'ti. Dişiler, geceyi kollarında geçirmek için kavga ederlerdi. Ama ona Lort Kibirli diye hitap etmekte inat eden bu ufak tefek kadın basit dünyasını altüst etmişti. Briec dikkatli hareket etmezse insan dişisi hakkında bilmediği sırlar tüm ırkına felaket getirebilirdi...



"Seksi ve fazlasıyla esprili" 

-Romantic Times- 


"Aiken'dan mükemmel bir kitap daha." 

-RT Book Reviews- 


"Ateşli mi ateşli bir seri." 

-Library Journal-
(Tanıtım Bülteninden)

Bir sonraki postumuzda görüşmek dilegiyle :) 




27 Ekim 2016 Perşembe

KEŞKE SENDEN NEFRET EDEBİLSEYDİM | LUCY CHRISTOPHER *KİTAP YORUMU*


Yeni kitap yorumuyla yine beraberiz :) 
Eski hızıma ulaşamasamda umarım yakında tekrar burası yorum dolacak . Neyse gelelim konumuza üstte gördüğünüz tanıtım filmli Keşke Senden Nefret Edebilseydim kitabını okumuş ve bitirmiş bulunuyorum.

Bu kitabın yorumu için bir kaç hafta bilinçli bekledim . Çünkü bende gerçekten ne hissettirdiğini ve nasıl bir yorum yapmam gerektiğini malesef bilemedim. 

Kitap PEGASUS YAYINLARI imzasıyla bizlerle buluşmuştur. Kalitesi ,çevirisi ,puntoları vs. özellikler olarak benden tam puan alan bu kitap konu olarak da üzerimde çok farklı bir etki bıraktı . AMA ! işte bu ama kısmı bende ki en önemli nokta. İlk sayfalar '' Konuya bak inanılmaz '' diyerek bitmesin diye dua ettiğim kitap gerçekten son 70 sayfa bitmeyerek bana bunu yaşattı. 
Finali bakımından hala Ty'in sonu şimdi ne oldu . Aşık oldular mı? Kız şimdi napcak? Aile? 
gibi deli sorularla başbaşa kaldım.                                                                                                           

 Gelelim konuya,
Ty , gerçek dünyanın sahteliğinden bunalmış bu sebepten dolayı kendini dogru tabirle berduş bir hale getirmiş genç bir beyfendidir.  Şans eseri karşılaştığı bir parkta gördüğü Gemma'ya kafayı takar ve onu ailesiyle tatile giderken kaçırır ve yıllarca planladığı bu kaçırma planı için kurduğu çöl gibi bir yerde mahsur tutar. Onu burada mutlu edebileceğini , insanların sahteliklerinden , Gemma'nın ailesinin sevgisizliğinden kurtardığını sanır ancak Gemma her boş anda kaçmaya çalışır. Daha sonra Ty 'ın Gemma'ya karşı hiçbir farklı yaklaşımının olmaması gün geçtikçe bizim kızımızda güven oluşturur. 

Kendisini bir anda deve yakalarken ve deve egitirken bulur ( bu süreç o kadar uzundu ki böyle kısa anlattığıma bakmayın . ''Eh! artık çöl hayatına uyumlu ol '' dediğim anlar olmadı değil. ) Kitabın dili mektup formatında olsa da bunu finale kadar anlamanız çok zor eğer bunu bilmezseniz.                                                                                                                                                                                        Her cümle ''bana bunu demiştin . Sabah yüzün böyle görünüyordu. '' diye devam eden bir kitap okuduğunuzu hayal edin :) 

Kitabın yer yer gerçekci yanları da yok değildi özellikle ilk 100 sayfa kendinizi içinde hissedebileceğiniz kadar bilgi ve detaylar mevcuttu.

Sonuç olarak bir puanlama verseydim kesinlikle 5 /2 verirdim. 
Bir sonraki Pegasus kitabında beklentisi çok yüksek olan okur...



20 Ekim 2016 Perşembe

DİDEM DUYGU DEMİR | KORE'DEKİ ÇATI KATIMDAN SESLENİYORUM KİTAP YORUMU


Herkese kocaman selamlar :) 
Evet yaklaşık 1 senedir blogumla ayrıldık ancak geri dönüşün muhteşemliği ile karşınızdayım. 
Uzun zamandır beklediğim hatta MENDİREK YAYINLARI sürecinde bu Kore-Türkiye aşkı ne zaman kitap kokucak diye yazarıyla iletişime geçtiğim kitap EPHESUS YAYINLARI kalitesiyle bizlerle buluştur. 


Günde en az 2 kez instagram profiline girip sayısız like bırakırken; yazılarını,aşkını, gezilerini "acaba bugün nerede? " diye merek ettiğim Duygu_dd 'nin kitabı ellerimde. 

Bir Kore gazisi torunu olarak ciddi bir Kore hayranlığım olduğunu pek çok insan bilir . Ee...hayallerimin ülkesi ve şehrinde yaşayan Duygu 'ya hayranlığım çok da şaşılacak birşey olmasa gerek. 
Bende madem Kore'ye gidemiyorum diyip 2013 Eylül ayında “İstanbul-Gyengju Dünya Kültür Expo 2013” gitmiştim bununda notunu geçmeden edemezdim. :) 



Gelelim kitabımıza ; 


Yazar , Dong Ho yani çokoprensi ile nasıl tanıştığını anlattığı ancak bunu direk ''merhaba sen benim hayatımın aşkısın '' olarak değil de, yaşadığı bitmiş bir aşkın kendisinde yarattığı ruhsal süreci espirili  bir dille aktardığı ilk 100 sayfa benim kitapta en begendiğim noktaydı. Şuan her kim kendi aşkını kaleme alsa direk kendi ile başlayıp 50.sayfa da ölüp dirildikleri aşklarına kavuşuyorlarken bu kitapta bunun minicik bir kırıntısını dahi bulmanız pek mümkün degil. Tamamen her sayfada aaa! işte benim ayrılık sürecim diyip o zamanları hatırlayıp gülmenizi sağlayan diliyle sizinle konuşuyormuş hissi bırakan enfes bir kitaptan bahsediyorum size :)

Direk Kore de geçmemesi genel olarak bir Koreli erkekle bir kızın ilişkiye başladıklarındaki ilk süreçlerindeki farklılıkların anlatıldığı bir ilerleme vardı. Dong Ho'nun Duygu'nun hızlı adımlarını hep nazikce durdurmaları, bozuk türkçesi ile aşkını belli etme çabaları , hele o bizim Türklerde olmayan romantizmi yok mu :) 
Bir Dong Ho ya bakıyorum bide Türk erkeklerine ''Oldu o zaman! buda bizim hayattaki şansımız'' demekten başka bir yol kalmıyor. 


Kapağından ,iç dizaynına kadar bayıldığım hele Duygu'nun Çatı Kuralları kısımınındaki detay bölümler beni daha da benden aldı. Yakından Tüyap Kitap Fuarı dayanabilen fuara dayansın dayanamayan bence hemen alsın . 
Sonuna kadar övgüleri hak eden benim unutulmaz kitaplarımdan :)
Ps : 2. kitap için çok bekletmeyen yayınevi ve yazar rica ediyorum .
Sabırsız Okur 




10 Şubat 2016 Çarşamba

MUCİZE (WONDER) / R.J.PALACIO KİTAP YORUMU

Hayatımda pek çok kez kitap incelemek için gittiğim D&R'da ilk kez 1 kitabı baştan sona okudum ve bitti . EVET ! yanlış duymadınız kitabı elime aldım amacım incelemekten fazlası değildi ancak başlamamla kitabın son sayfasını kapatmam aynı saniyede oldu .

Bu seneki Tüyap da neredeyse 2 saat dolanıp evime döndüğüm için alışveriş yapmasamda aklımda alınacak kitaplar Top 10 'da Mucize vardı. D&R 'a gittim ve dur bakalım kitabın dili nasılmış diye düşünürken hoooooop... sadece 1.5 saatte 333 sayfa ellerimde su oldu gitti. Kitabı bitirdiğimde öyle  aşırı beğeniler beslemedim . Çünkü bazı yerler fazla yalın geldi buda Kördüğümhayaller bloggerı sevgili dostum Melo'm sayesinde bana açıklandı. AMAÇ HER YAŞTAN İNSAN OKUSUN ÖZELLİKLE ÇOCUKLARA DERS NİTELİGİ TAŞISIN. dedi :) O zaman 10 üzerinden 7 vereceğim bu kitaba acımasız yaklaşmadan 10 üzerinden 8,5 vermeye karar verdim.

Çok araştırmadan okumak böyle yanlış anlamalara sebebiyet verebiliyormuş :) Gelelim kitabımıza demeden önce mutlaka bir arka kapağını okumanız gerek diyerek  hemen sizinle paylaşıyorum .




ARKA KAPAK YAZISI


Kaderinde Sıradışı Olmak Varsa Sıradan Kalamazsın…
Merhaba, adım August. Size nasıl göründüğümü anlatmayacağım. Aklınıza ne geliyorsa muhtemelen ondan daha kötü görünüyorumdur.
August (Auggie) Pullman yüzünde fiziksel bir bozuklukla doğduğu için, normal bir okula gidemiyordu… şimdiye kadar. Yakında Beecher Ortaokulu'nda beşinci sınıfa başlayacak ve ömrünüzde bir kere bile "yeni çocuk" olduysanız, bunun ne kadar zorlu olduğunu tahmin edebilirsiniz. Dondurma yemek ve Xbox'ında oyun oynamak gibi sıradan şeyleri seven Auggie aslında sadece sıradışı yüzü olan, sıradan bir çocuk. Peki, yeni sınıf arkadaşlarını, görünüşünün ardında kendisinin de onlar gibi olduğuna ikna edebilecek mi?







Kitaba başlar başlamaz klasik yazarların detay anlattığı romanlardan farklı olarak bu kitapta August'un hiç bir şekilde yüzüne ait bozukluklar net olarak verilmemişti. Ara ara yer verilen ''gözleri kocaman '' ''gözleri yanaklarında'' ''yüzü yangında yanmış gibi'' terimleriyle tamamen sizin kafanızda canlandıracağınız bir August var karşınızda.

Sadece 10 yaşında dünyaya gelen ve daha doğar doğmaz yüzündeki bozukluk yüzünden doktorunu bile bayıltacak kadar şanssız bir çocuktur . Ablası Via ve ebevynleri gayet sağlıklı olsa da o bu dünyaya pek çok insana göre kusurlu yada eksik gelmiştir. Ailesinin desteği ile ona göre sağlıklı çocuklarla okuma düşüncesi ilk başta Auggıe için sorun olsa da işte asıl maceranın içine düştüğü noktada burasıdır.

Jack Will ,Summer ve daha pek çok etkileyen arkadaşlar ile Auggienin hayatı değişir .

Ablası Via'nın ergenlik dönemi evresi ve aşka bakışı , ailenin arada kalmışlıkları ve Auggie nin kendini kanıtlama çalışmalarıyla birbirini tamamlayan ve su gibi akmasına sebep olan bir kitaptı.

August'un arkadaş olarak tutunmaya çalışmaları; arkadaş olduklarının ise onlarla dalga geçen çocuklar yüzünden August ile görüşmedikleri anları okumak kabul ediyorum ki çok zordu.

Via 'nın ağzından August , Summerin ağzından August ve en çok bende yeri olan Jack'in ağzından August bölümlerini okumak harikaydı
Üzülüyorsunuz çünkü kendi evladınız , kardeşiniz hatta kendiniz olsanız onun kadar güçlü olabilir misiniz ? bilmiyorsunuz.


5 üzerinden;


Bol Keyifli Okumalar dilerim.
Yeni kitap yorumunda görüşmek üzere :)