16 Ekim 2013 Çarşamba

İlker Balkan - KÖR KUYU kitap yorumum.. Soluksuz okunacak bir kitaba hazır mısınız ?


Kitapsız yaşıyamıyoruz ama konu türk yazar olunca bir geri çekiliyoruz. Hayır olmaz okumam diyerek kestirip atıyoruz ve bir çok hak eden kitabın keyfinden kendimizi mahrum bırakıyoruz. 

Kestirip attım , ''Türk yazar ''dedim , ''benim kalıplı türk yazarlarım var onun dışında okumam'' diyerek duvarlarımı ördüm tüm yazarlara ama Kör Kuyu'ya gelen tavsiylere daha fazla dayanamadım ve sonuç işte cümleler birbirinin arkasından geliyor. 
Kör Kuyu ; hepimizin iç dünyasında ki fırtınaların , acıların , korkuların var olduğu ... 
 Kör Kuyu ; başlangıçın sonucu...
Kör Kuyu ; acıların bitişi ...
Kör Kuyu ; Bir annenin fedakarlığı ...Bir babanın sadakati.. Bir kadının masumiyeti...Bir bebegin acılı kaderi..

Detaylı Yorumdan Önce Kör Kuyu'nun benim objektiflerime yansıması :)


Kör Kuyu Yorumum

Üzücüdür her harika kitabın bitmesi. Kurgu biter, bir hayat daha sonlanır ve siz söylenecek kelimelerin , cümlelerin arasında kalırsınız.İlker Balkan 'ın kaleminden çıkan Kör Kuyu kitabı da işte böyleydi benim için ; kitap bitti geriye söyleyecegim cümleler kaldı ve kendimi şuan bunları yazarken buldum.
Bir kitaptan ne beklersiniz bilmiyorum ... Belki gözyaşı , belki acı , belki bir tebessüm .. Hepsine Kör Kuyu'da rastlayacaksız. Nilgün'ün anne olma cabası ve yaşadığı acıyla yüzleşecek , İbrahim'in sadakatine tanık olacak , Funda'nın masumiyeti ve insanlığına tebessüm edeceksiniz.
Buradan sonraki yorumum bol bol spoiler içerdiği için kitabı okuduktan sonra burayı okumanızı tavsiye ederim :)


Nilgün görücü usulü ile İbrahim'le tanışır . Evliliklerinde saygı ve huzur dolu seneler geçer ta ki aile bir torun isteğiyle Nilgün'ü sıkıştırana kadar. Zaman geçer ama bir türlü çocukları olmaz . Falcılar , hocalar , muskalar,büyüler her yol denenir artık son çare doktora gidilir. Doktor uzun bir süre tedavi olursa Nilgün'ün hamile kalabileceğini söyler . Ancak yapılan tahlilerde bir gerçek vardır ki bu zor bir karar vermek gerektirir.

Nilgün kanserdir ve çocugu dogurması imkansızdır. Ancak Nilgün aşksız evliliğindeki tek dayanagı olan bebeginden vazgeçmez ve dogurmaya karar verir. Kendi yaşadığı bunalımlarda hayata tutunmaya çalışırken eşi İbrahim sadakatini hiç esirgemez ve Nilgün 'den başkasına bakmaz . Ancak Funda karşısına çıkana kadar. Funda ve İbrahim gerçek aşkın ta kendileri ama Nilgün kaderin onlara oynadığı büyük bir oyun . Nilgün bebeğini dünyaya getirmek için acılar çekerken Funda ve İbrahim'in bir oğlu olur .İbrahim babalık özlemine kavuşmuştur . Serkan büyürken Nilgün kızı Sevilay için hayata tutunmaya çalışır .  Sevilay istenmeyen bebek Nilgün'ün hayatının son günlerinin sebebi .. Dünyaya erken gelmesiyle Nilgün daha fazla hayata tutunamaz ve çok isteği , yaşamını feda ettigi bebegini göremeden son nefesini verir. 
Sevilay bir katil olarak kalır .. Annesi Sevilayı dogururken ölür ve kitabın buradan sonrası tam bir kurgu harikası .. 

Hepinize tavsiyemdir.. Şimdiden Keyifli okumalar :)

Kör Kuyu kitabından Alıntı 

''Demek ki biliyordu,'' diye geçirdi içinden, ''Bu acıya nasıl dayandı peki, nasıl nasıl? ''
O an yaşadığı duyguyu anlatmaya bir kelime bulunabilmiş olsaydı, belki de insanlık başka türlü bir şey olurdu. Ama yoktu. Daha önce kimse böyle bir duygu hissetmiş olmazdı.
''Sana söz'' dedi içinden, gözlerind yaşlarla ,'' Sevilay bu andan itibaren benim kızımdır.''


Ömür boyunca beklediğin şeye hayatını adayıp da gerçekleştiğini görememek... Bu nasıl kaderdi...


İbrahim gitmiş ama hatıralarından bir demek bırakmıştı kendisine. Bu kadar özel başka bir miras olamazdı. Ve hastane tüm bunları bir çöp poşeti içinde vermeyi uygun görmüştü. Ne yazıktı; insanların kişiler emanetlerine biraz daha medenice yaklaşılca ne güzel olurdu.


Ölümün insan hayatında ayrı bir yeri vardır. Çok sevdikleriniz sizi terk ettiginde yalnız kalırsınız, içiniz yanar.Ama ölüm... O daha başka bir duygudur.

Hadi şimdi en yakın kitapcıya gidip almayı  unutmayın :)
Keyifli okumalar:)


9 Ekim 2013 Çarşamba

Duygu Özlem Yücel - Her Son Bir Başlangıçtır Yorumum..



Ne söylenebilir bilmiyorum ama bitirmemin 2 gün sonrası ancak kelimelere dökebilecek gücü buldum bu kitapta.. 
Bazı kitaplar okunur ; içinizi ısıtır
Bazı kitaplar ise size tüm duyguları yaşatır.
Duygu Özlem Yücel kaleminden çıkan 3.kitap ''HER SON BİR BAŞLANGIÇTIR'' kitabı benim için tüm duyguları yaşatan bir kitap kısmına girdi. Şuan bile yazarken aklımda kitap da ki eşsiz alıntılar ve bölümler hafızamı süslüyor. Hangisini anlatsam nereden başlasam bilmiyorum ama bir yerden başlayayım en iyisi :)



Kitabın benim resimlerime yansıması :)




Her Son Bir Başlangıçtır kitabına Yorumum

Kelimelere dökmenin o kadar zor olduğu bir kitap ki Her Son Bir Başlangıçtır nasıl anlatılır nasıl hissettirilir bilemiyorum tek bildiğim şuan aile ve aşk üzerine okuduğum Türk Yazarlarda baş sıraya erişti. Ön yargılıyız ben ve benim gibi bir çok okur . Türk yazar denildiğinde ''Acaba? '' sorusunu sormadan duramıyoruz ama bu kitapta ön yargıyı kırdığınızda yazar sizi büyüleyecek . 
Kitap Mehmet karakterinin ağzından anlatılıyor ama yazarımız ise bir bayan . Bir erkeğin duygularını , yaşadığı boşlugu , karmaşayı böylesine nasıl anlatabildi inanın hala bilmiyorum ?
Tahminimin çok ama çok üstünde bir kitap.. Tavsiye etmiyorum hemen şimdi koşun alın diyorum . Daha fazla zaman kaybetmeden yazar ve onun eşsiz kalemiyle tanışmalısınız :)

Şimdiki yorumumda spoiler olacaktır. Kitabı okumayanlar bu bölüme fazla bakmasın :) Yukarıdaki tavsiye zaten kendi düşünce ve görüşlerimdir. 

Mehmet annesiz büyümüş bu acı onu tüm kadınlardan uzak durmaya itmiş bir adamdır. Babasıyla olan ilişkisi ise annesizliğin verdiği acıyla hiç sağlıklı değildir. Bir gün babası İsmet gelip Mehmet'e Toskana (İtalya) 'ya gideceklerini söylediğinde ise Mehmet'in hayatı çok farklı bir hal almaya başlar . Toskana 'da Mehmet'i bekleyen gelecek aşk, anne ve aile ile doludur. Toskana'ya geldiğinde Mehmet'i Gabriella(annesi) 'nın ailesiyle karşılaşır . Kendisinin sahip olamadığı ...

Öfkesi ,siniri ve tüm bastırdığı duyguları Lucia ile dizğinlemeyi ögrenmeye başlar. Annesi ile ilk karşılaştıgı gün hasta yatagında ki caresiz kadından ölesiye korkan Mehmet'i tek sakinleştiren yine Lucia'dır. 

İsmet ve Gabriella 'nın aşkını yavaş yavaş ögrenmeye başlayan Mehmet istemediği inkar ettiği Aşkın gücüne tanık olmaya başlar. Toskana mucizelerle doludur. Ve Mehmet için en büyük mucize Lucia olmaya başlar. Öfkesini yavaş yavaş dindirmeyi ögrenmeye başlayan Mehmet aile ile yakınlaşmaya başlar . Fark etmeden anlar ki kalbi Lucia'nın aşkı , hiç sahip olmadıgı aile sevgisiyle dolmuştur. Annesini ve babasının aşkını dinleyince ise annesine merhamet duygusu oluşmuştur. 
Kitabın sonu hiç ama hiç umdugum gibi degildi . Mehmet annesini affetsede hasta Gabriella hayata veda eder ve geride bıraktıgı iki aile daha fazla birbirlerine baglanırlar. Mehmet ise tek aşkı olan Lucia'ya.. 

Kitaptan Alıntılar 

Yaşamın nefes almak kadar basit, sevmenin nefes aldığımız her anın içinde ve etrafımızdaki oksijen gibi sürekli, aile olarak bir arada olabilmenin ise büyük bir lutuf odugunu asla bilemeyecektim.



Ve hayat '' Hadi gidiyoruz! '' dedi.
''Nereye'' dedim istemsizce.
Aradığın ve bulamadığın cevapların hepsini bulmaya.


Durmuş tanımadığım bir kadının arkasından bakıyorum... İki gün önce hayatımda olmayan ama sanki hep hayatımdaymış ya da hayatımda olması gerekiyormuş gibi garip bir hisle.


"Hiçbir yere gitmiyorsun. Tam da olman gerektiğin yerdesin!"

YAZARIMIZIN GÜZELLİĞİ ve DİĞER 2 Kitabı


                             Dengiz Bir Aşkın Anotomisi                            Zamane Aşkları 


Keyifli okumalar Dilerim Herkese :)