10 Mayıs 2013 Cuma

Ayşe Kulin - Gizli Anlar Yolcusu Yorumum


YORUMUM 
Ayşe Kulin'in tüm kitapları elimde olmasına rağmen neden bu kitapla tanışmak istediğimi bir türlü anlamamıştım .. Ön yargılıydım ve okurken bu ön yargımın kırılması açıkcası beni sinirlendirdi. Böylesine güzel bir kalemden kendimi bunca zaman uzun tutmak beni çok üzdü. Günümüzde keyifle okuyabileceğimiz kalemler var ama her y
azar bence böyle bir kurgu düşünemez bu kurgu ciddi bir deneyimden ve eşsiz bir ufuktan özgünlükten gelir düşüncem Ayşe Kulin ile tanışınca bana iyi bir örnek oldu. Şuan Önerilerim arasında kesinlikle bu kitap yazarlardan da Ayşe Kulin yerini almış bulunuyor benim için.

Kitap konusuna fazla inmek istemiyorum ama Konu zaten kitap baş harflerinden anlaşıldıgı gibi GAYler üzerine yazılmış .. Yeri geldi kalbim acıdı yeri geldi aklım almadı bu kitabı okurken zihniyetim bu düşünceyi hala algılayamıyor ama muhteşem bir anlatımla gerçekten böyle hayatlarda var Buse demeden kendimi alamadım ve kalbim paramparca oldu. İlhami bey evli ve 2 çocugu var ancak oglunun ölümüyle tüm hayatları altüst oluyor eşi kendi içine çekiliyor ve İlhami bey ciddi bir yalnızlıga bürünüyor. Yayınevinin sahiplerinden biri olan İlhami bey kendini iyice işine veriyor ve ortagı Handanla yakınlaşmaları iş boyutunuda aşıyor. . Ancak yaptıgı hatadan utanan İlhami bu yanlıştan dönüyor ve Bora adında iyi , hırslı , çalışkan bir grafikerle yakınlaşıyor ama bu yakınlaşma abi kardeş boyutunda .. Handan Boranın arkadaşına ait bir kitabı İlhamiye basılması için ikna etmeye cabalıyor .. Ama bu kitap Aslında kimin ..?? .. Borayla İlhaminin gittikleri iş gezisiyle aralarındaki iletişim aşk boyutuna geliyor ve kitap bundan sonra resmen kördügüm halini alıyor..

Nefes almadan okuduğum ve ciddi anlamda
etkilendiğim bir kitap Gizli Anlar Yolcusu farklı hayatlar okumak isteyenlere tavsiyemdir.

İkinci kitap Bora'nın Kitabı..
Bağımsız seri gibi düşünmeye bilirsiniz ama kitabın sonunu okuduktan sonra Bora'yı da okuyacaksınız :)



İkinci kitabın kapağı


Kitaptan Alıntı
Biz kederlerden kederlere savrulurken oglumuz acilde çektiklerimizden habersiz,gözleri kapalı,huzur içinde yatıyordu, beyin ölümü gerçekleşmiş olarak..Eda'nında benimde gerçegi kabullenmemiz,bizi çoktan terk etmiş çocugumuzdan kopuşumuz uzun sürmüştü.Günlerce , gecelerce, çırpınmalarca,ikna , nasihat konuşmalarınca,itirazlarla,cılız umutlarla, mucize bekleyişlerince ,yatırlara bel baglamalarca, ayazmalarda ,kiliselerde mum yakmalarca..

Karı koca çaresiz insanların inadının gücüyle direnmiştik.Hiç ikna olmamıştık ama sonunda çekilmişti fiş...İnsanoglu ne yaparsa yapsın vakti geldiginde,dogdugu ölüyordu işte! Bu kesin emre ne para, ne güç, ne kudret nede dualar karşı gelebiliyordu ..

Okumayan kimse kalmasın .. Keyifli okumalar :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder