Herkese Selammmmm 😍
Yine günlerden bir gün bana kitap yorumu yaptıran kitaplardan biri olan Meral Kır ; Şubat ayımın en sevdiğim, okumaktan büyük keyif aldığım romanlarımdandı.
Bir kitap da en sevdiğim ve beni bağlayan şeyler kesinlikle içinde kendime ait bazen söz bazense olaylarla karşılaşmamdır. Aşkın Kokusunu Aldım kitabında sık sık not aldığım sözler ve yeri geldiğinde işte tam bende böyle olmuştum diyip gözlerimdeki buğulanmaya hakim olamadığım anlar oldu.
Yazarı arayıp resmen beni anlatmışsın peki neden başrolümüzün adı Buse değil diyip trip atmadım da diyemem 😀
İlk önce sizlere biraz başrollerimizi anlatmak sonra spoiler vermeden kitabı tanıtmak istiyorum.
BARIŞ DAĞLI
Yetenekli bir futbolcu olan Barış Dağlı geçirdiği bir olay sonucunda bacağındaki sakatlık antrenör olarak hayatına devam etmesine neden olur.
Tek varlığı kardeşi Fırat'tır ancak aile içinde kimseye söyleyemedikleri büyük sırları yüzünden kardeşi ile de yakınlıkları zorunlu konuşmalar dışına çıkamamaktadır.
Aşk mı?
Bir kere aşkı tadan bir adam bir daha aşık olabilir mi?
''Aşktan kaçmaya çalışmak,yağmurun altında koşmak gibiydi. Aslında hızlandıkça daha çok ıslanırsın ama sen bunu ancak sırılsıklam olduğunda fark edersin.''
Serra Sancaktar
Sancaktar ailesinin ablası , sivri dilli hatta yer yer bir Asya kadar başına buyruk. Kitabı okurken ''ben bunu yapamam, konuşamam alacacağım cevaplardan korkarım '' dediğiniz yerlerde gidip akıllı cevapları ve gururlu duruşuyla herkesin olmak istediği bir kadın.
İnsanların gördüğü Serra Sancaktar aslında hiç kimsenin bilmediği sırlarla dolu bir genç kadın.
Hayatımda ilk kez bir kitabı okurken deli gibi spoiler vermek istememiştim. Bu kitap baştan aşağı şuan ''Biliyor musunuz Barış 'ın en büyük sırrı buuuuuu! Hele Serra naptı biliyor musunuz ? İşte bunuuuu! '' diyip buram buram spoiler dolu dedikodu dolu bir yorum girmek çok isterdim.
Ama bunu yapmak kitaba hele hele böyle bir kitaba ihanet gibi olur bu yüzden az spoilerla ve aşağıda oluşturacağım spoiler bölümüyle en iyisi bu konuyu halletmek diye düşündüm.
* Kitapta ara ara geçmiş ve günümüz ilişkilerinde ; Barış Dağlı'nın anlamsız terslemeleri ve yarğısız imfazlarına sinir olacaksınız.Ancak geçmişten verilen küçük detaylarla da bu siniriniz geçmeyecek çünkü eee! Ne güzel yetenekli işte , eee! ne güzel aşık işte diyip çıkmazlara gireceksiniz. Ancak Meral Kır yazar böyle mi bırakır .Tabiki HAYIR! yüzüme tokatlar indi desem yeridir.
Yaşamını tek bir kadına yani Tuba'ya bağlamış genç bir adam, futbol konusunda da yeteneğiyle hızla yükselmektedir. Zaman geçer,hatta yıllar geçer koca aşkından bir hiç , güvendiği ailesinden geriye de sadece Fırat kalır. Birde kız kardeşi yerine koyduğu Dilan...Futbol kariyeri mi işte oda koca hiçlerin arasındaki bir diger hiçtir. Geçirdiği bir kaza sonucu hem kariyerini hemde biricik kardeşi hayata tutunma sebebi Fırat ile aralarına kocaman bir buz girer.
Serra Sancaktar; başarılı bir mimar ve ailesinin adını hiç bir koşulda kullanmayan genç bir kadındır. Fırat ile yakınlığı beraberinde bir çok belaya sürüklesede, Serra için Fırat ''yanında susabileceği tek adam'' olarak hep özel bir yere sahiptir. Her ne olursa olsun Fırat'ı hayatından çıkarmayı göze alamaz. Aralarındaki yaş farkından doğan söylentileri de Fırat'ın abisi Barış hayatına girene kadar da umursamaz. Ancak Barış onu öyle bir çıkmazlara sokar ki başını bırak sözlü olayları daha nice belalara sürükler.
Barış'ın takımından Suat'ın aniden ölümüyle Fırat ve takımın koçu Hakan'ın başı büyük bir belaya girer ve bu bela hergün yeni olayları peşinden getirir.
Peki bu Barış ve Serra nasıl aşk sözleri söylüyor birbirlerine derseniz kitabın başında yok canım kardeşi Fırat'ın sevgilisine mi Barış aşık diyip saç baş yolsam da bu kısım kitabın asıl büyük spoilerı.
Ne demişler Çıkın Çıkın Gelin Bende diyorum ki Alın Alın Okuyun😀😍
Şimdi gelelim okuyanlar ile yapacağım dedikodu kısmına .
LÜTFEN KİTABI OKUMAYANLAR AŞAĞIDA YAZANLARI OKUMASIN DİREK SPOİLER İÇERİR.
Sevgili Meral Kır okuyucuları eger şuan burada yazdıklarımı okuyorsanız sizlerde bneim gibi bahsedeceğim sahnelerde Aman Allah'ım ! diyip kalbinizi tuta tuta okumuşsuz demektir.
Başta yukarıda bahsettiğim gibi hiç anlayamamıştım Fırat'ın sevgilisi Serra'yken nasıl Barışla olurlar diye .Meral Kır böyle bir şeyi nasıl yazar diyip hatta öfkelenmedim değil. Ama işte o Meral Kır böyle şeylere dikkat eder ve anlamsız sosyal mesajlar verip prim peşinde koşmaz der ve bir daha kalemini taktir ederim.
Barış'ın Tuba'sını ilk önce hepimiz Serra'nın ofisi bastığı sahnede yolmak istedik sanırım. O kız kim ki bizim Serra'mıza sen 2 kardeşi idare ediyorsun hatta baba oğul'u der.
Hele Hele Fırat'ın Barış'ın oğlu olması annesinin ise böylesi günlük bir kadın olması benim için Fırat'ı çok özel kıldı ve Fırat adı geçen her cümle kalbime bir ayrı dokundu diyebilirim.
Bir diğer özel sahnelerimden biride Serra'nın kaçırılıp kaybetti bebeğine veda sahnesiydi gözlerimdeki yaşlara engel olamadım desem yeridir. Her bir cümle gözümde canlandı ve eşsiz bir hal aldı belkide bu yüzden. Hele o kitaptaki cümlelerin gidişi yok mu su gibi ... Kitap Serisini her ne kadar doğru düzende okumasamda karakterleri Aylardan Aşk sebebiyle tanıyor olmam da bu kitaptaki yer yer Mehmet'in tutumlarına hak vermemi sağladı yoksa o Mehmet'in Serra'yı bu kadar kollaması sinirlerime dokunmadı değil.
Bu arada en çok şunu fark ettim ki Yağız ,Tanem ,Doruk ,Asya sizi çok özlemişim çocuklar. Bu isimleri görünce yıllarca görüşmemiş dostuma kavuşmuşum gibide bir mutluluk oldu içimde.
Kesinlikle büyülesiydi. Ancak buradan yazara sesleniyorum kesinlikle Fırat 'da ayrı bir kitap olmalı.
Keyifli okumalar dilerim, Umarım bu uzun yorumdan dolayı sıkılmamışsınızdır.
Bir sonraki yorumda buluşmak üzere 😊